Google
 

26 Aralık 2007 Çarşamba

özledim seni

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Başkent'te Hasret Geceleri

Ankara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi
Ve yine sana yazıyordum ilk günkü gibi
Anlatamadığım ve anlayamadığın sözlerimi
Dedim ya hasret gecelerinden di vuslatı olmayan

Ankara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi
Katlime fermandı yokluğun
Vuslatın açık denizde bir sal
Ne yana salarsan sal, kara görünmüyordu

Ankara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi
Ne beni dinleyen vardı, ne seni söyleyen
Sabahı olmuyordu yürek mahkumlarının, bu şehirde
Ve temizlenmiyordu ihanetin izleri ne çayda, ne nehirde

Ankara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi
Tan yeri ağarıyordu ıslak bakışlarımla, şehirde.
Puslanan bir gönlü ısıtmaya yetmeyecekti güneş
Ve bir kez daha beni yakacaktı tenha gözlerindeki ateş.

Ankara'nın özlem kokan hasret gecelerindendi
Bendeki geceye inat, penceremde gün yarıydı
Her dem karanlığı yaşıyordum,
Yalnız ismini oluşturan harfler sarıydı.

Adsız dedi ki...

Ana sığacak,
onca söz,
olmuştu kördüğüm! .
Çözülememişti diller...

Büyüyen sessizlilikten,
kısa,kesik, anlamsız birkaç sözcükten,
ibaretti dökülenler...

Sıkıntıya bürünen acı ile,
kederlenmişti ayrılmaz bedenler.

Acılar yaşanacaktı derinlerde.
Sessiz huzursuzluğun bitişinde! .

Uzaklaşan bakışların,
geç ikramıydı,
duyulası! .
duyulmamaya mahkum,
kelimeler,
karışarak rüzgara kaybolup giden..

Basan yalnızlık biraz daha,
yaklaştırıyordu ayrılığa..

Bilinmiyordu özlem nöbetinin zorluğu,
kaybetmeden...

belguzaranne dedi ki...

merhaba şiri okurken çokduygulandım herhalde hasretlıkten yüreğine sağlık